Uçak ve uzay araçlarından inşaata, taşıtlardan elektrik ve elektronik ürünlerine, sanayiden mobilya ve süs eşya yapımına kadar pek çok sektörde yaygın bir şekilde kullanılan alüminyum; yeryüzünde en çok rastlanan elementlerden biridir. Kimyasal sembolü Al, atom numarası 13 olan ve periyodik tablonun 13. grubunda yer alan alüminyum, doğada genellikle “boksit ” adı verilen bir mineralin bileşeni olarak bulunur. Parlak, hafif, dayanıklı, iyi iletken, düşük yoğunluk, geri dönüşümlü ve işlenebilirliği gibi avantajları sayesinde, birçok endüstriyel uygulamada tercih edilen alüminyum; dünya ve Türkiye ekonomisinde büyük bir öneme sahiptir.
Silisyumdan ve oksijenden sonra dünyada en çok bulunan üçüncü element olma özelliğine sahip alüminyum, Antik Yunan ve Roma uygarlığı döneminden bu yana biliniyor. Araştırmalar o tarihlerde alüminyum tuzlarının kan durdurucu ve boyaların renklerini sabitleştirmede kullanıldığını ifade ediyor. Günümüz tıp dünyasında halen antienflamatuar etkisi nedeniyle alüminyum klorit, kanamayı durdurucu, damar büzücü ve şişlikleri azaltıcı olarak değerlendiriyor.
Alman Kimyager Friedrich Wöhler (1800- 1882), 1827 yılında susuz alüminyum klorürü potasyum ile karıştırarak ayrıştırmayı başardı. Ancak Danimarkalı Fizikçi ve Kimyacı Hans Christian Oertstad tarafından söz konusu o tarihten iki yıl öncesinde bu metal saf olmayan bir formda üretilmişti. Bundan dolayı kimya literatüründe Hans Christian Oertstad’ın ismi “alüminyumu keşfeden” kişi olarak yer alır. Fransız Kimyager Fransız Henri Saint-Claire Deville (1818-1881), 1846 yılında Friedrich Wöhler’in yöntemi olan “potasyum” yerine “sodyumu” deneyerek bu alanda yeni bir buluşa imza attı.
Amerikalı Mucit, İş İnsanı ve Kimyager Charles Martin Hall (1863-1914), alüminyum üretimine ilişkin “ekonomik bir yöntem” keşfederek, bu alandaki çalışmaları bir adım daha ileriye taşıdı. Charles Martin Hall, 1886 yılında alüminyumun elektrolitik bir işlemle eldesine dair patent başvurusunda bulunarak, bu alanda başka bir sayfa açtı. Alüminyumun elektroliz ile üretim yöntemini bulan Fransız Bilim İnsanı Paul Héroult (1863-1914), (Hall’dan habersiz olarak), aynı yıl bu tekniği Avrupa’da geliştirdi. Bundan dolayı iki bilim insanının adı ile anılan “Hall-Heroult” prosesi, günümüzde alüminyumun cevherinden eldesinde bütün dünyada en yaygın tercih edilen yöntemdir
Hafif, yumuşak ve mat gümüşümsü renkte bir metal olan alüminyum, manyetik ve zehirleyici özelliğe sahip değildir; kıvılcım çıkarmaz. Yaklaşık 49 megapascal (MPa) olan saf alüminyumun çekme dayanımı alaşımlandırıldığında bu rakam 700 MPa’a kadar çıkabiliyor. Çeliğin veya bakırın yaklaşık üçte biri kadar yoğunluğa sahip olan alüminyum, sanayide kolaylıkla işlenebilir, dövülebilir ve dökülebilir özelliğiyle yoğun talep görüyor. Üzerinde meydana gelen oksit tabakasının koruyucu olması sebebiyle üstün korozyon niteliği taşıyor. Alüminyumun erime sıcaklığı 660 °C, elektrik iletkenliği yüzde 64,94 IACS (saf Al, 2 °C’de) ve kaynama sıcaklığı 2519 °C’dir.
Alüminyum yüzde 7,5-8,1 oranıyla yerkabuğunda bol miktarda bulunulur. Ancak serbest halde çok ender rastlanılan bir metaldir. Bu nedenle bir dönem altından bile daha değerli görülmüştür. İlk keşfedildiği yıllarda çok zor cevherinden ayrıştırılan alüminyumun, ticari anlamda üretim geçmişi bir asrı geçmiştir. Rafine edilmesi en zor metallerden biri olan alüminyum, çok hızlı oksitleniyor. Alüminyum endüstrisinde 1900’lü yılların başlarından beri uygulanan “hurdadan geri dönüşümde” ciddi ilerleme sağlamıştır. Metalin tekrar eritilmesiyle elde edilen bu kaynak, cevherinden üretimine oranla çok daha ekonomiktir. Geri dönüşüm sektörü özellikle 1960’lı yıllarda içecek kutularının alüminyumdan üretilmeye başlamasıyla daha da hızlandı.
Alüminyum cevherinden kazanımı oldukça zordur. Reaktif bir metal olan alüminyumun üretiminde “bayer ve karbonla doğrudan redüksiyon (indirgeme)” yöntemi kullanılıyor. Ergime sıcaklığı yaklaşık 2000 °C olan “alüminyum oksit” çok maliyetli bir uygulamadır. Bundan dolayı metal alüminyum elektroliz metoduyla elde edilir. Alüminyum oksit, ergimiş kriyolit içinde çözündürülüp saf metale dönüştürüldüğü bu prosedür sırasında redüksiyon hücrelerinin çalışma sıcaklığı yaklaşık 950-980 °C’dir. Grönland Adasında doğal şekilde bulunan bir mineral olan kriyolit, alüminyum üretimi için sentetik olarak hazırlanır. Alüminyum üretim maliyetinin yüzde 20 ile 40’ını elektrik enerjisi oluşturuyor. 2004 yılı itibariyle Çin alüminyum üretiminde dünya liderliğini elinde bulunduruyor. Alüminyum üreticileri genel olarak elektrik enerjisinin bol ve ucuz olduğu Çin, Rusya, İzlanda, Avustralya, Güney Afrika, Orta Doğu ve Kanada gibi bölgelerde yatırım yapma eğilimi sergiliyor.
Maden Tetkik ve Arama Enstitüsü (MTA)’nın 2018’de hazırladığı bir rapora göre; Türkiye’nin “görünür, muhtemel ve mümkün” toplam boksit rezervi 422 milyon tondur. İşletilebilir 63 milyon ton rezervin büyük bir bölümü Konya Seydişehir ve Antalya Akseki bölgesindedir. Türkiye, yeryüzünde bileşik (oksit) halinde elde edilen alüminyumun en önemli hammaddesi olan“boksit” rezervinin yüzde 1'ini barındırıyor.
Türkiye alüminyum sektörü hızlı bir şekilde büyüyor. Alüminyum sanayiinde faaliyet gösteren 1.500'ü aşkın firma, özellikle hadde ve ekstrüzyon ürünlerinde yaptığı yatırımlar sayesinde dünya pazarlarında rekabet edebilir ölçekte kapasitelere ulaşmıştır. Küresel ekonomide yükselen bir trende sahip alüminyum ürünleri, şirketler tarafından Avrupa, Asya ve Afrika ülkelerine ihraç ediliyor.
1950'li yıllarda alüminyum ile tanışan Türkiye, bu sektördeki uygulamalara bina doğramaları, mutfak eşyaları ve elektrik enerjisi naklinde kullanılan iletkenlerin yapımı ile başlamıştır. Ülkede 1956 yılında küçük ve az sayıdaki atölyelerde alüminyumun işlenirken; 1960’lardan itibaren tüm sektörlerdeki gelişmeler doğrultusunda bu maddene olan talep artırmıştır. 1967'de Eti Alüminyum A.Ş.'nin Seydişehir Alüminyum Tesisleri ile Türkiye'de alüminyum üretimine başlanmıştır. Yıllar içinde değişik ünitelerin eklenmesiyle gelişimini sürdüren fabrika, 2005 yılında özelleştirilmiştir. Cevherden alüminyum elde eden ve madenden son ürüne kadar üretim yapabilen kuruluş olan Eti Alüminyum A.Ş.’de Türkiye’nin yıllık ihtiyacının yüzde 10’u olan 82 bin ton üretiliyor.
Hafif, yumuşak ve dayanıklı olması, sıcak ve soğuğu iletebilmesi, korozyona karşı dirençli olması, defalarca geri dönüştürülebilir olması gibi işlevsel nitelikleriyle günümüzün en önemli mühendislik malzemelerinden biridir. Alüminyum; ambalaj sektöründen uzay teknolojisine kadar birçok farklı alanda değerlendiriliyor. Havacılık, inşaat, otomotiv, gıda ve endüstri alanında yoğun bir şekilde kullanılan alüminyum ile üretilen bazı ürürler şu şeklide sayılabilir: Uçak parçaları, mutfak gereçleri, pencere çerçeveleri, jantlar, cep telefonları, şaseler, elektronik ürünler, roketler, füzeler, elektrik direkleri, folyolar, kablolar, bina ve köprülerin yapımı, LED ampuller, akıllı telefonlar, tabletler, dizüstü bilgisayarlar.
Küresel ekonominin vazgeçilmez hammaddelerinden olan alüminyum için fiyat takibi uluslararası ticaretin merkezi Londra Metal Borsası’ndan (LME) yapılıyor. Ayrıca Amerika’da, Chicago Mercantile Exchange (CME) baz metal vadeli işlem sözleşmelerini piyasaya sunuyor.
Baz metaller arasında yer alan, dünyada bol bulunan ve kolay çıkarılan alüminyum, farklı yatırım yöntemleriyle değerlendiriliyor. Alüminyum fiyatları; küresel belirsizlikleler ve kapanmalar, tüketici davranışlarındaki değişiklikler, doğrudan arz ve talep faktörleri, uluslararası ticaret koşulları, emtia ile ilgili gelişmeler, elektrik ve malzeme işleme maliyetleri gibi çok sayıda etkene bağlı olarak belirleniyor.
Copyright © 2024 ZAHİT ALÜMİNYUM Tüm Hakları Saklıdır.
sahne
medya